Bir “Yapı” Değil Bir “His” Yaratmak: Troya Müzesi Örneği
Dünyada, müzelerin kültür turizminin artışında büyük rol oynadığı bilinmektedir. Kültür turizminin en önemli unsurlarından birisi müzelerdir. Geçmiş yıllardaki eserlerin toplanması, depo edilmesi ve uygun olanların sergilenmesi şeklindeki arşivleme ve kütüphanecilik mantığındaki müzecilik anlayışı yerini daha modern müze anlayışına bırakmaktadır. Eserlerin sergilenmesi, müze işletmeciliğinin ve müzelerde verilen hizmetlerin değişmesi ve çeşitlenmesi, müzelere artan ilgi, değişen işlevselliği, yönetimi, mimarisi ve niteliği bakımından müzeler önemli değişim ve dönüşüm geçirmektedir. Geçmişte eserlerin sergilendiği ve eğitici mekanlar olan müze binaları artık farklı konseptlerde, katılımcı, tecrübe kazanılan, etkileşimli ve eğlendirici müzeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel amacı kente artı değer katmak ve yeni odak noktaları oluşturmak olan müzelerin tasarımında modern ve çağdaş çizgileri okumak mümkündür. Yeni müze anlayışına bir örnek olan Troya Müzesi, UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan Mitoloji şehri Troya antik kentinde yer almaktadır. Troya antik kenti, Homeros’un İlyada destanına, Truva efsanelerine ve MÖ 3000 yılına kadar uzanan tarihi ile köklü bir geçmişe sahiptir. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 yılında, ulusal bir müze yarışması açarak bu mirası Troya Müzesi ile ülkemize kazandırmıştır. Troya Müzesi uzun bir inşaat sürecinden sonra 2018 yılında tamamlanmıştır. Çalışma kapsamında Troya Müzesi fiziksel, mekânsal ve bağlamsal olarak analiz edilecektir. Elde edilen verilerin, ülkemizde yeni tasarlanacak olan müze yapılarına ışık tutucu ve de altyapı sağlayıcı nitelikte olması hedeflenmektedir. |