Yeniden İşlevlendirilen Tarihi Hanların Teknolojik Sürdürülebilirlik ile Entegrasyonu: Liman Han Örneği

 

Bu makale, İstanbul Tarihi Yarımada'nın zengin kültürel ve ticari geçmişinin günümüzdeki dönüşümünü ve bu süreçte tarihi yapıların rolünü araştırmaktadır. Özellikle, işlevini yitirmiş kültürel miras yapılarının "yeniden işlevlendirilmesi" kavramı, sadece fiziksel bir koruma aracı olarak değil, aynı zamanda kent hafızasının sürdürülmesi, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik açısından taşıdığı kritik önemiyle vurgulanmaktadır. Çalışma, Eminönü bölgesinde yeniden işlevlendirilmiş bir örnek olan Liman Han'ı vaka analizi olarak ele almıştır. Makalede, Mimar Vedat Tek tarafından 1915 yılında inşa edilen Liman Han'ın tarihçesi, kendine özgü mimari özellikleri ve kapsamlı restorasyon süreci detaylandırılmıştır. Hanın eski (iş hanı) ve yeni (kütüphane, enstitü, kafe, restoran içeren karma kullanım) işlevleri karşılaştırılarak, başarılı dönüşümünün kentsel bağlam ve fonksiyonel uyum açısından önemi ortaya konmuştur. Makalenin ana odak noktası, Liman Han'da insan sağlığı ve konforu için tasarım kriterleri kapsamında incelenen ısısal konfor, doğal aydınlatma ve akustik konforun mevcut durumunu analiz etmektir. Yapılan saha ölçümleri ve değerlendirmeler, bu konfor parametrelerinin genel durumunu ortaya koyarken, aynı zamanda potansiyel iyileştirme alanlarını belirlemiştir. Bu sorunlara yönelik olarak, akıllı sensör tabanlı otomasyon sistemleri (örneğin, akıllı HVAC, gün ışığı sensörlü aydınlatma), elektrokromik camlar, yenilenebilir enerji entegrasyonu (güneş panelleri, jeotermal pompa) ve akustik yalıtım panelleri gibi çeşitli teknolojik sürdürülebilirlik çözümleri önerilmiştir. Bu teknolojik entegrasyonların, Liman Han'ın enerji verimliliğini artırarak işletme maliyetlerini düşürmesinin yanı sıra, kullanıcı deneyimini ve iç mekân konforunu önemli ölçüde iyileştireceği savunulmaktadır. Sonuç olarak makale, kültürel mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılmasında sürdürülebilir mimarlık ilkelerinin ve modern teknolojik yaklaşımların bütünsel bir şekilde ele alınmasının elzem olduğunu teyit etmektedir. Gelecek çalışmalara, yasal düzenlemelere ve disiplinlerarası iş birliğine yönelik öneriler sunulmuştur.