Büyük Hikâyelerin Küçük Mekânları: Minyatür Bebek Evleri

 

ÖZET İlk ortaya çıkışı 16.yy sonlarına tarihlendirilen minyatür bebek evleri, günümüzde çoğunlukla çocuklarla bağdaştırılsa ve birer ‘oyuncak’ olarak görülse de, tarih içinde yetişkinlerin bir taraftan dünyadaki gücünü, zenginliğini, toplumsal saygınlığını ve zevkini dışarıya sunma, diğer taraftan da ‘çocukluğu’ keşfetme ve düşsel bir dünyaya kaçma olanağı sağlayan üretimler olmuştur. 19.yy’la beraber ucuz üretim yöntemlerinin ve seri-üretim olanaklarının yaygınlaşmasıyla bebek evleri standarize olmuş, ‘sahibi adına konuşan’ öznel değerlerini kaybederek anonim karakterde nesnelere dönüşmüştür. Bu kapsamda, çalışma ilk olarak minyatür üzerine kuramsal bir tartışma yapmayı ve minyatürün basitçe büyük nesnelerin küçültülmüş kopyaları olmadığını göstermeyi hedefler. Çalışma daha sonra 16.yy sonu ve 17.yy başındaki bilimsel ve sanatsal üretimler üzerinden, bebek evlerinin ortaya çıktığı dönemin tarihsel ve kültürel ortamını anlamaya çalışır. Minyatür bakışın kendi başına bir değer olarak görüldüğü bu dönemde yapılan ilk bebek evlerinden başlayarak çalışma, günümüze kadar üretilen önemli bebek evlerini belgelemeyi ve bu küçük mekanların barındırdığı büyük hikayeleri açığa çıkarmayı amaçlar. Geri dönüp baktığımızda taşıdıkları antika değerlerinin dışında bu bebek evleri sadece yapıldığı dönemin tarihsel gerçekliklerini, gündelik yaşam kültürünü, toplumsal rollerini, evsellik pratiklerini, sanatını, iç mekân ve moda tasarımını anlamak için değil, aynı zamanda koleksiyonerinin iç dünyasına temas eden ve iç mekanın nesnel özelliklerin ötesinde daha içsel özelliklerini göstermesi bakımından da önemlidir.