Mekteb-i Fûnun-i Tıbbiyeden Mecidiye Kışlasına (Taşkışla); Tasarım Dönüşüm ve Yapım Süreçleri (1846-1853)
Tanzimat’ın ilanıyla birlikte Osmanlı’da çeşitli alanlarda olduğu gibi mimarlık ortamında da Batı etkisi farklı biçimlerde artmıştır. Batılılaşma/Modernleşme olarak tanımlanan bu dönemde, Avrupalı mimarlara geniş bir eylem alanı açılmış, başkent İstanbul’da; yönetim, eğitim, sağlık, kışla ve kamu düzenine ait yeni yapı türleri ve tipolojik kategorilerde Avrupa Neo-klasik öğretisiyle dil birliği kuran pek çok yapı tasarlanmıştır. Ayrıca, batı endüstrisinin ürettiği modern yapı malzemeleri ve bu malzemelerle kurgulanmış kâgir yapım teknolojilerinin de kısa sürede Osmanlı mimarlığının inşaat ortamında yer aldığı görülür. Batılılaşma çabasındaki başkent İstanbul’da, bir modernizasyon projesi olarak üretilen Mecidiye Kışlası da 1846 yılında Sultan Abdülmecid’in isteği üzerine İngiliz Mimar Smith tarafından Mekteb-i Fûnun-i Tıbbiy-e adıyla tıp okulu olarak Neo-klasik üslupta tasarlanmış, ancak yapım sürecinde binanın kışlaya dönüştürülmesine karar verilmiştir. Araştırmanın amacı, Mecidiye Kışlası’nın yapım sürecini (1846-1853) dönemin tarihsel ve sosyal bağlamı içinde yorumlayarak açığa çıkartma çabasıdır. Bu amaçla, yapıyla ilgili en eski arşiv materyallerinden Mekteb-i Tıbbiye’ye ait özgün yerleşim planı ile inşaat defterlerinin transliterasyonu ve transkripsiyonu yapılarak yapının; yerinin, mimarının ve işlevinin seçimi, yerleşim ölçeğinde ilk tasarımı, yapım kararları, kışla planına dönüşümü, kullanılan malzemeler ve yapım teknolojisi hakkında detaylı bilgiler üretilmiştir. Çalışmada, Tanzimat dönemindeki; mimari yaklaşımlar, mimari pratikler, farklı aktörler, değişen yapı malzemeleri ve kâgir yapım teknolojileri kullanımı gibi mimarlık ortamında yaşanan değişimlerin Mecidiye Kışlasının yapım sürecine yansımaları dönemin bağlamıyla ilişkilendirilerek yapının tasarlandığı dönemdeki inşa sürecinin önemi vurgulanmaya çalışılmıştır. |