The Effects of Physical and Functional Change in Cities on the Process of Perceptual Change: The Case Study of Trabzon City

 

Abstract In the present study, the approach that the rate of change induced by technological dependence of nations leads to the emergence of similar spaces, which in turn destroys the harmony between the space and the built spaces in the minds of individuals, reducing perceptibility and alienation of the individuals to the space was adopted. Based on this approach, the current study aimed to determine the activities that disappeared and survived, and the new activities that emerged with the pace of the change and the spatial properties that enabled these activities, and to introduce an alternative to the concept of negative space, induced by the above-mentioned changes. Thus, a research model was developed based on the concepts of alienation, socialization, belonging and trust, positive space and negative space. The search model that is developed in the end of study, it was conclude that the change reduced the bond between the humans and the spaces and that the gaps in the spatial continuity produced negative spaces. It was observed that the humans become alienated to the space and to each other accordingly in the case of failurein providing a physical continuity. Kentlerdeki Fiziksel ve Fonksiyonel Değişimin Algıısal Değişim Sürecine Etkisi: Trabzon Kenti Çalışma Alanı Özet İnsanın çevresini tanıyabilmesi mekanla arasında bağ kurmasına bağlıdır. Aksi takdirde, kendisini kaybolmuş hisseder. Yaşanılan çevreye uyum sağlaması, aidiyet duygusunun gelişmesi sonucu kullanıcı ile çevre arasında bir bağ oluşur ve güven duygusu artar. Kentli, içinde yaşadığı kentsel mekanları sadece yapısal özellikleri ile değil, aynı zamanda o mekanın kullanımı ile üretilen zihinsel süreçler bütünü olarak da algılar. Hızlı değişim sürecinin baskın duruma geçtiği günümüzde kentlinin kenti algılama biçimi de buna bağlı olarak değişmektedir. Mekanlar arasındaki farkın azalması ve benzerliklerin artması bir mekanın diğerlerinden farklılaşma durumunun zarar görmesine neden olmuştur. Bu çalışmada, ülkelerin teknolojik bağımlılığının ortaya çıkardığı değişim hızının benzer mekanların ortaya çıkmasına neden olduğu, bireylerin zihnindeki mekan ile, yapılı olan mekan arasındaki uyumu bozduğu, kullanıcıların algılanabilirliğinin azaldığı ve mekana yabancılaştığı yaklaşımı benimsenmiştir. Bu yaklaşımdan yola çıkarak, ortadan kaybolan ve varlığını sürdüren etkinlikler ile, değişim hızına parallel ortaya çıkan yeni etkinikler ve bu etkinliklere olanak sağlayan mekansal özelliklerin belirlenmesi ve oluşan negatif mekan kavramına alternatif getirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın sonucunda oluşturulan model ile değişimin insan ve mekan arasındaki bağı azalttığı ve bunun sonucu olarak mekansal süreklikte yaşanan kopukluğun negatif mekanlar ürettiği tespit edilmiştir. Fiziksel sürekliliğin sağlanmadığı durumlarda insanların mekana ve buna paralel birbirlerine yabancılaştığı belirlenmiştir. Bu durumun bireyin uyum ve aidiyet duygusundaki azalmaya sebep olduğu saptanmıştır.