Yüksek Hızlı Tren Hattına Hizmet Eden Gar Binalarının Mimari Çözümlerinin Deprem Yönetmeliğindeki Düzensizlikler Açısından İncelenmesi

 

ÖZET 20. yüzyılda demiryolu ulaşımının diğer ulaşım seçeneklerinin gerisinde kalmasıyla birçok gar işlevini yitirmiştir. Ancak yüksek hızlı trenlerin yaygınlaşmasıyla demiryolu ulaşımı tekrar önemli bir seçenek haline gelmiş ve tren garları da yeni bir canlanma çağına girmiştir. Pek çok ülkede yüksek hızlı trenlere hizmet edebilecek garlar inşa edilmeye başlanmıştır. Yaşanan bu teknolojik gelişmelerden dolayı yakın gelecekte sayılarının artacağı düşünülen demiryolu ulaşımının en önemli unsurlarından olan garların tasarımı da, mimarlık ve mühendislik açısından değişime uğramaktadır. Tren garları ulaşımın ötesinde çok fonksiyonlu bir yapıya bürünmekte ve bu fonksiyonlar çok farklı tasarım ve yapım problemini beraberinde getirmektedir. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine (TBDY, 2018) göre önem derecesi en yüksek yapı grubu (BKS=1) içinde olan tren garlarının ulaşımın, ticari ve sosyal faaliyetlerin kesintiye uğramaması için güvenli birer yapı olarak tasarlanmaları oldukça önemlidir. Tren garlarında, yatay yük altındaki yapısal davranış mekânsal örgütlenme ve biçimle değiştiği için yeterli deprem dayanımının sağlanmasında mimarlara büyük sorumluluk düşmektedir. Oluşabilecek zararların önüne geçilebilmesi için garların işlevsellikle beraber taşıyıcı sistem bilgisiyle tasarlanarak depreme dayanıklı yapısal form ve malzeme seçimiyle tamamlanması, deprem faktörünün mimari tasarım kriteri olarak ele alınması gerekmektedir. Yapılan bu çalışmada ülkemizdeki aktif fay hatları üzerinde tasarlanan 4 adet tren garının taşıyıcı sistem kararları, fonksiyonel organizasyona bağlı mekanları, plan tipleri, strüktür ve yapı malzemeleri veri toplama analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Örneklerin taşıyıcı sistemleri, TBDY’de bulunan planda ve düşeyde düzensizlik durumlarına göre gözlemsel olarak analiz edilmiş ve depremin tasarım kriteri olarak kabul edilip edilmediği incelenmiştir. Sonuç olarak mimari tasarımın çoğunlukla düzensizlik durumlarına dikkat edilerek kurgulandığı, deprem davranışını olumsuz yönde etkileyebilecek önemli tasarım hatalarının olmadığı görülmüştür. Bu açıdan mimarlık disiplininin kendi sorumluluğunu depreme dayanıklı yapı tasarımı açısından özümsediği anlaşılmaktadır. Investigation of the Architectural Solutions of the Station Buildings Serving the High-Speed Train Line in terms of Irregularities in the Earthquake Code ABSTRACT In the 20th century, railway transportation lagged behind other means of transportation and therefore many stations lost their function. However, with the widespread use of high-speed trains, railway transportation has become an important option again and train stations have regained their former importance. Stations that can serve high-speed trains have begun to be built in many countries. The design of the stations, one of the most important elements of railway transportation, which is thought to increase in number in the near future due to these technological developments, is also undergoing changes in terms of architecture and engineering.Train stations take on a multifunctional structure beyond transportation, and these functions bring along very different design and construction problems. According to the Turkish Building Earthquake Regulation (TBDY, 2018), it is very important that the train stations, which are in the building group with the highest importance (BKS=1), are designed as safe structures so that transportation, commercial and social activities are uninterrupted. Architects have a great responsibility in providing sufficient earthquake resistance as the structural behavior under horizontal load changes with spatial organization and form in railway stations. To prevent possible damages, it is necessary to design the stations with the knowledge of load-bearing system and functionality, to be completed with the selection of an earthquake-resistant form and material, and to consider the earthquake factor as an architectural design criterion. In this study, the load-bearing system decisions, space areas, plan types, structure, building materials of 4 train stations designed on active fault lines in our country were evaluated by using data collection analysis method. The load-bearing systems of the samples were analyzed observationally according to the irregularities in the plan and vertical in the TBDY, and it was examined whether the earthquake was accepted as a design criterion or not. As a result, it has been observed that the architectural design is mostly built by paying attention to irregularities and there are no significant design errors that may adversely affect the earthquake behavior. In this respect, it is understood that the discipline of architecture has internalized its own responsibility in terms of earthquake resistant building design.