Mimari Tasarımda Yer’e Özgü Kavramının 2000 Yılı Sonrası Ayvacık Konutları Üzerinden İncelenmesi

 

Özet Yer’e özgü kavramı yüzyıllardır mimari tasarımları şekillendiren ve tasarımlara yön veren bir veri olmuştur. Endüstrileşme, modernizm, hızlı kentleşme sonucu konutlar, yer bağlamından kopmuş, kendini tarihten soyutlamış ve kullanıcı ihtiyaçlarına vermemeye başlamıştır. Tarihsel sürece bakıldığında yer’e özgü verilerle tasarlanan konutların kullanıcılar için nitelikli olduğu görülmektedir. Bu konutların, kullanıcıların ihtiyaçlarının göz önünde tutulduğu, çevreye duyarlı, bulunduğu yerin kimliğini taşıyan tasarımlar olduğu görülmektedir. Bu çerçevede makalenin amacı; yer’e özgü kavramını incelemek, konut tasarımlarında yer’e özgü yaklaşımlar aracılığıyla yer’e özgü verileri belirlemek ve eski dokuda yer alan yeni konutları üzerinden bu verileri incelemektir. Bu amaçla çalışma alanı olarak yüzyıllardır kendi kimliğini korumuş bir yerleşim olan Çanakkale Ayvacık ilçesindeki eski bir konut örneği incelenmiş ve bu ilçede bulunan, 2000 yılı sonrası inşa edilmiş SM Evi, Çoker Evi ve Kenter Evi doğal veriler ve sosyokültürel veriler üzerinden incelenmiştir. Bu doğal ve sosyokültürel veriler sırasıyla; topoğrafya, iklim, çevresel imge, toplum ve aile yapısı, mimari dil parametrelerinden oluşmaktadır. Elde edilen veriler ve değerlendirmeler ile tablolar oluşturularak eski ve yeni konut tasarımı arasında karşılaştırmalar yapılmıştır. Değerlendirmeler sonucunda, yerin kendi bağlamında incelenmesi gerektiği ve yer’e özgü olma tasarımlarının belli bir kurallar çerçevesinde ya da benzetme usulü ile değil, esnek unsurlarla konut tasarımlarına yansıması gerektiği görülmektedir. Abstract The concept place specific has been a data shaping and guiding architectural designs for centuries. As a result of industrialization, modernism and rapid urbanization, the housings have detached from the context of the place, isolated from history, and they have started to not give the needs of users. Looking at the historical process, it is seen that the housings designed with place specific data are qualified for the users. It is seen that these housings are environmentally friendly designs that protect the identity of the place where they are located, taking into account the needs of the users. In this framework, the aim of the article is; To examine the concept of place specific, to determine place specific data through location specific approaches in housing designs, and to examine these data through new housings in the old texture. For this purpose as a study area, an old house example in Çanakkale Ayvacık district, which has preserved its identity for centuries, was examined and the SM House, Çoker House and Kenter House, which were built after the year 2000, were examined through natural data and sociocultural data. These natural and sociocultural data consists respectively topography, climate, environmental image, community and family structure, and architectural language parameters. By creating tables with the obtained data and evaluations, have been made comparisons between the old and new housing design. As a result of the evaluations, it is seen that the place should be examined in its own context and the designs of being unique to the place should be reflected in the housing designs with flexible elements, not within the framework of certain rules or by analogy.